Terk edilme korkusu/ kaygısı, bireylerin sevdikleri insanlar tarafından ‘‘bir gün, bir yerde, bir zaman ama mutlaka’’ terk edileceklerine dair geliştirdikleri inanç sebebiyle gösterilen kaygı ve korku halidir. Bu korkunun her ne kadar doğal bir takım nedenleri olsa da, günümüzde özellikle romantik ilişkilerinde terk edilmekten yoğun biçimde korkma, kaygı duyma hali hem ilişkilere hem de kişinin kendisine oldukça zarar vermektedir.
Terk edilme korkusu, özellikle çocuklarda sıklıkla görülmekle birlikte çocukluk dönemlerinden itibaren oluşan inançlar ile birlikte yetişkinlikte de sürdürülmektedir. Çocuklar, çok küçük yaşlardan itibaren anne-babalarının veya birlikte büyüdükleri bakım verenlerinin kendilerini terk edeceklerine dair büyük bir korku besleyebilirler. Zira doğadaki diğer hayran yavrularından farklı olarak insan yavrusu anne/baba gibi bakım verenleri olmazsa hayatta kalamazlar. Bu nedenle bir bakıma bu terk edilme korkusunun doğal ve inana dair anlamlı bir yanı mevcuttur. Bunun yanı sıra bazı insanlar örneğin bakım veren ile ‘‘kaygılı bağlanma’’ gerçekleştirmiş bir takım kişiler, terk edilme korkusunu hayatlarında çok daha yoğun yaşarlar ve işlevsellikleri zarar görebilir.
Terk edilme korkusu yaşayan bireylerin çoğu bu korkuyu açık ve net biçimde dillendirmiyor olabilir. Bilincimiz bu korkuyu ‘’akla uydururarak ’’bahanelerle kapatmaya çalışır. Örneğin arkadaşlık ilişkilerinde terk edilme korkusu yaşayan biri ’’Ben çok iyi kalpli olduğum için insanlara hayır diyemiyorum ’’diyerek korkusunu mantıksallaştırabilir. Oysa ki insanları reddettiğinde onlar tarafından terk edileceği düşüncesi zihnini kurcalıyordur. Bazı potansiyel davranışların altında aslında terk edilme korkusu yatıyor olabilir. Bunlar;
Terk edilme korkusu yardım alınmadan aşılması güç olan köklü sorunlardan kaynaklanabilir. Bu korkuyu yenmek, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı değiştirmek için temel inançlarınızla, belki çocukluk deneyimlerinizle, belki de ilişkinizdeki dinamiklerle çalışılması gerekir. Dolayısıyla profesyonel yardım almak için geç kalmamak sağlıklı ve sürdürülebilir bağlar inşa etmek için önemlidir. Siz de bireysel veya çift terapilerine başvurarak bu sorunu anlamaya ve çözmeye bir adım atabilirsiniz.