Kapalı alan korkusu (klostrofobi) ve açık alan korkusu (agorafobi), bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen yaygın anksiyete bozukluklarıdır. Bu makalede, klostrofobi ve agorafobinin DSM-5 tanı kriterleri, bu bozuklukların nedenleri ve psikoterapide nasıl ele alındıkları üzerinde durulacaktır.
Klostrofobi: Kapalı Alan Korkusu
Klostrofobi, kapalı veya dar alanlarda kalma korkusudur. Bu korku, bireylerin asansörler, tüneller, uçaklar gibi kapalı mekanlarda aşırı kaygı ve panik yaşamalarına neden olabilir.
DSM-5 Tanı Kriterleri:
- Belirli bir duruma veya nesneye maruz kalındığında, hemen her seferinde anında ortaya çıkan belirgin bir korku veya anksiyete.
- Bu korku, durumun veya nesnenin gerçek tehlikesi ile orantısızdır.
- Korkulan durum veya nesneden kaçınılır veya aşırı korku ile katlanılır.
- Korku, kaygı veya kaçınma davranışı, altı ay veya daha uzun bir süre devam eder.
- Bu korku, sosyal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında klinik olarak belirgin bir sıkıntıya veya bozulmaya neden olur.
Agorafobi: Açık Alan Korkusu
Agorafobi, açık veya kalabalık alanlarda bulunma korkusudur. Bu bozukluk, bireylerin evlerinden çıkmalarını veya belirli yerlerde bulunmalarını engelleyebilir.
DSM-5 Tanı Kriterleri:
- İki veya daha fazla aşağıdaki durumlardan korkma veya kaçınma:
- Toplu taşıma araçlarını kullanma (otobüs, tren, uçak gibi).
- Açık alanlarda bulunma (otoparklar, köprüler gibi).
- Kapalı alanlarda bulunma (mağazalar, tiyatrolar gibi).
- Sırada bekleme veya kalabalıkta olma.
- Evden tek başına çıkma.
- Bu durumlar, kaçmanın zor olacağı veya yardım almanın mümkün olmayacağı düşüncesiyle yoğun kaygı yaratır.
- Bu korkulan durumlar, kaçınma davranışı, yardım gereksinimi veya aşırı korku ile katlanma şeklinde sürekli olarak mevcuttur.
- Korku, kaygı veya kaçınma davranışı, altı ay veya daha uzun bir süre devam eder.
- Bu korku, sosyal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında klinik olarak belirgin bir sıkıntıya veya bozulmaya neden olur.
Psikoterapide Klostrofobi ve Agorafobi
Bu iki anksiyete bozukluğunun tedavisinde psikoterapi, oldukça etkili bir yöntemdir. İşte klostrofobi ve agorafobiyi ele almak için kullanılan bazı terapötik yaklaşımlar:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireylerin korkularını ve kaygılarını tetikleyen olumsuz düşünce kalıplarını ve inançlarını tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olur. Terapide, bireyler korktukları durumlara maruz bırakılarak, bu durumlarla başa çıkma stratejileri geliştirirler.
- Maruz Bırakma Terapisi: Maruz bırakma terapisi, bireylerin korkulan durumlara yavaş yavaş ve kontrollü bir şekilde maruz bırakılmasını içerir. Bu süreçte, bireylerin kaygıları azalır ve korkularıyla başa çıkma becerileri artar.
- Gevşeme Teknikleri ve Mindfulness: Gevşeme egzersizleri ve mindfulness teknikleri, bireylerin kaygılarını yönetmelerine ve korkulan durumlarla daha rahat başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Derin nefes alma, progresif kas gevşetme ve meditasyon gibi teknikler, bu süreçte etkili olabilir.
- İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, ilaç tedavisi de psikoterapi ile birlikte kullanılabilir. Antidepresanlar ve anksiyolitikler, kaygı semptomlarını azaltmada yardımcı olabilir.
Klostrofobi ve Agorafobi ile Başa Çıkma Stratejileri
Bu anksiyete bozukluklarını yönetmek için bireylerin uygulayabileceği bazı pratik stratejiler şunlardır:
- Destek Almak: Bir terapist veya destek grubundan yardım almak, korkularla başa çıkmada önemli bir rol oynayabilir.
- Adım Adım İlerlemek: Korkulan durumlarla başa çıkmada küçük adımlar atmak, bireylerin kendilerine olan güvenini artırabilir.
- Gevşeme Egzersizleri: Düzenli olarak gevşeme egzersizleri yapmak, kaygıyı azaltmada ve sakin kalmada yardımcı olabilir.
Kapalı alan korkusu (klostrofobi) ve açık alan korkusu (agorafobi), bireylerin günlük yaşamlarını önemli ölçüde etkileyen ciddi anksiyete bozukluklarıdır. Ancak, psikoterapi ve etkili başa çıkma stratejileri ile bu korkuların üstesinden gelmek mümkündür. Bireylerin korkularını anlamaları, uygun terapötik yaklaşımları benimsemeleri ve pratik stratejiler uygulamaları, daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olacaktır.
Uzm. Psk. Selin Kahvecioğlu